28 Ekim 2012 Pazar

iki bin on iki nisanının yirmi dördü

 
 
 
 
 
 
 
  
 
Küçük bir göl kıyısında gök güneşli, hava kararında iken... Bir acı içime ben banka oturmuşken... Çitlediğim çekirdeğin tuzu dudaklarımı, güneş tenimi yakarken... Küçük bir serçe bir adım atsa eteğime konacakken... Kayıktaki kız düşeyazacakken... Arkadaşım ağzındaki kurabiye lokmasını bitirip yenisini alırken... Ben yalnız ve sıkıntısı anlatsa da anlaşılmayacakken... Yazdıklarımı arkadaşım  merak ederken... Bir çocuk ördeklere ekmek atarken... Herkes mutlu belki umutlu gezerken... Tüm bunları yazarken ve nefes alıyorken canımın yanması neden?


ikibinonikinisanınınyirmidördü
 
öğleden sonra
 
dört civarı